Onlarca yıllık rinoplasti (burun estetiği) deneyimi bizlere birçok yeni teknik ve farklı bakış açıları kazandırdı. Olası problemleri önleyerek, daha işlevsel bir burnu yüz hatlarıyla uyum içerisinde nasıl oluşturacağımızı, ameliyat olan hastaların en kısa zamanda iyileşmelerini nasıl sağlayabileceğimizi öğrendik...
Estetik cerrahi, talep ve beklentiler değişkenlik gösterdiğinden varılmak istenilen noktanın daima daha ileride olduğu bir tıp dalıdır, bu nedenle günümüze baktığımızda da eskiye kıyasla gelişim göstermiş birçok teknik ve yeni trendler görebiliriz.
Ameliyat sonrası şişlik ve morlukların son derece az görülmesi ve çok hızlı bir şekilde günlük yaşama dönüşün gerçekleşmesi rinoplasti’nin günümüzdeki popülerliğinin altında yatan kilit etkenlerdendir. Bu konuda en önemli yeniliklerden biri yeni teknolojik aletlerin (bıçak vs.) kemikleri yüksek frekanslı dalgalar yardımıyla hareket ettirerek burnu kemiğe zarar vermeyerek şekillendirmekte kullanılabilmesidir. Ayrıca yeni nesil alet ve cihazlarla çevre dokuya bile zarar vermeden kemiğe müdahalede bulunulabiliyor ve kıkırdak üzerinde inceltme, şekillendirme gibi eskiden mümkün olmayan işlemler gerçekleştirilebiliyor.
Günümüzde yeni tekniklerle iyileşme süresi ve ameliyat sonrası morluklar gibi yan etkiler de kayda değer oranda azaltılabiliyor. Bunu sağlamakta kullanılan en göze çarpıcı teknik, hastanın kendi kanının organik yapıştırıcı olarak kullanılmasıdır. Bu teknikle yapılan lif ve doku yapıştırıcısı yarayı kapatmak için kullanılarak ameliyat sonrası şişme ve gözaltı morarmaları minimum seviyeye indirilir. Ayrıca bu madde açık burun ameliyatında meydana gelen yara izinin azaltılmasında önemli etkide bulunur.
İnsanların rinoplasti’yi tercih etmelerindeki bir diğer etmen ise eskinin aksine günümüzde yapılan burunların zamanla deforme olmaması. Önceki senelerde eski tekniklerle yapılan burunlar ameliyat sonrası ilk 5 yıl içinde şekil bozukluğuna uğrayabiliyordu. Modern rinoplasti’de ise yapısal destekle sonuçların uzun ömürlülüğü ön plana çıkmıştır. Bunu sağlarken de kullanılan başlıca yöntem buruna farklı dokulardan kıkırdak nakli yapılmasıdır. Biz genelde cumba denen, kulağın üst kısmında iki geniş kıvrımın arasında kalan bölgeden bir miktar kıkırdak alarak buruna nakleder ve böylece burunda sonuçların devamlılığı için ihtiyaç duyulan destek sağlamış oluyoruz. Üstelik bu işlem sonucunda kulakta fark edilir hiçbir değişim meydana gelmiyor.
Açık ve kapalı teknik olarak iki ayrı şekilde yapılan burun estetiği ameliyatlarında; açık rinoplasti tekniğiyle burun kıkırdak ve kemik yapılarını daha ayrıntılı şekillendirebiliyoruz. Özellikle burun ucunda problem olan kişilerde açık teknik burun ameliyatı tavsiye ediyorum.
Kapalı teknik rinoplasti’deyse burnu şekillendirirken tüm kesiler burnun içinde kalacak şekilde işlem yaptığımız için burunda dıştan görünen bir iz kalmaz. Fakat bu tekniği burnunda ciddi bir şekil bozukluğu olmayanlara tavsiye ediyorum.
Burun estetiği kişiye özel tasarlanan operasyonlardır. Bize gelen hastanın burun ve yüz yapısına göre ameliyatı planlayıp hastaya en uygun tekniği kullanmayı tercih ediyorum.
En uygun ve en doğru yöntemi, en ileri teknolojiyi kullanarak uyguluyor, hastamızın en kısa süre içinde hayal ettiği buruna kavuşmasını sağlıyoruz.
